Tara Kitap

Tekne Kazıntısı ya da İlk Göz Ağrısı: Doğum Sıranız Sizin Hakkınızda Ne Söylüyor?

Tekne kazıntısı deyiminin, eskiden hamur yoğurulan tahta teknelerin dibinde kalan ufak hamur kalıntılarının tasarruf amaçlı sıyrılmasından geldiğini öğrendiğimde çok bozulmuştum. Çünkü ailenin seneler sonra gelen “sürpriz” son çocuğu olarak hep tekne kazıntısı denerek sevilirdim, oysa çok da matah bir şey değilmiş tekne kazıntısı olmak. Nitekim son çocukların hep “çok ballı”, en şanslı çocuklar oldukları söylense de aslında ilk çocuklarla aralarındaki yaş farkı nedeniyle ilk çocuk özellikleri gösterdiklerini de yeni öğrendim. Neyse ki Dr. Kevin Leman’ın Kaçıncı Çocuksunuz? kitabı, bundan çok daha fazlasını öğretti bana.
Dr. Leman, “Aile içindeki kardeşler neden bu kadar farklıdır? Neden ailenin en küçüğünün her yaptığı yanına kalır? Siz ortanca çocukken neden herkes ailenin en büyük çocuğu olduğunuzu düşünür? Ailenin belli bir mensubuyla neden hep dikleşirsiniz?” gibi sorulardan yola çıkarak ailedeki doğum sıranızın, karakterinizi nasıl etkilediğini anlatıyor. İlk çocuk, ortanca ya da son çocuk olmanız, hem ailenizden gördüğünüz muameleyi hem de -buna bağlı olarak- kişiliğinizi etkiliyor Dr. Leman’a göre.

Ama Ben Hiç “Son Çocuk” Gibi Değilim?

Dr. Leman, ailenin son çocuğu olduğunu söylüyor ve bu kitapta, tıpkı onun gibi son çocukların neden hayatlarında bir düzenleyici “ilk çocuk”a ihtiyaç duyduklarını, “neden bazen ailenin daha büyüklerine birazcık daha yumuşak davranmaları gerektiğine ve mükemmel rol model olma konusunda hissettikleri kaygıları azaltmaları gerektiğine” de cevap bulacaklarını söylüyor.
Kitap, doğum sırasının bir mantığı olduğunu öne sürerken bunun belli istisnaları olduğunu, yine de doğum sırası mantığını kavrayınca istisnaların da açıklanabildiğini öne sürüyor. Örneğin çok çocuklu bir ailenin “tekne kazıntısı”, yani yıllar sonra gelen son çocuğuysanız ilk çocukla aranızdaki yaş farkı dolayısıyla onunla ebeveyn-çocuk ilişkisi geliştirebilir, bu nedenle de ilk çocuk özellikleri gösterebilirsiniz. Yani o “her hatası görmezden gelinen uçarı son çocuk” tipine neden uymadığınızı, neden sizi hep evin en büyüğü sandıklarını merak ediyorsanız bu tür ayrıntılara dikkat etmeniz ve doğum sıranızı ona göre belirlemeniz gerekiyor. Kitap, bu konuda okuyucuya kılavuzluk ediyor.

Peki Ya Cinsiyet?

Ortanca çocukların kendilerini kitap içinde konumlandırabilmeleri için dikkat etmeleri gereken bir şey daha var: İlk erkek ya da ilk kız çocuk olmak. Her ne kadar doğum sıranız ortanca çocuk gibi görünse de ilk erkek ya da ilk kız çocuksanız bu durumda ilk çocuk özellikleri göstermeniz (toplumsal cinsiyet rollerinin ailede başladığını unutmamak gerek) hiç de şaşırtıcı olmayacaktır.
Bu durumda “ilk çocuk” tanımını şöyle yapıyor Dr. Leman: “Bir ailenin ilk çocuğu; ailede bir cinsiyette doğan ilk çocuk veya aynı cinsiyetten en yakın kardeşinden beş yaş veya daha fazla büyük olan çocuk”. Bu durumda doğum sırası, geniş ailelerde yeğenlerle kurulan ilişkiyle de yakından alakalı olacaktır. Evin en büyüğüyle arasında yaş farkı fazla olan ve sonrasında bu ilk çocuğun çocuklarıyla da yakın ilişkide bulunan son çocukların ilk çocuk özellikleri göstermeleri mümkündür.

Doğum Sırası “Kader” mi?

Kitabın en güzel yanı, bir yandan adeta fal baktırır gibi kendinizin ve kardeşlerinizin karakter yapısından kaçıncı çocuk özellikleri gösterdiğinizi ve neden böyle olduğunu tespit etmenize yardım ederken diğer yandan kendinizde daha önce fark etmediğiniz ama kitabı okudukça “evet, ben de böyleyim” dediğiniz özelliklerinizi keşfetmenizi sağlaması. Örneğin mükemmeliyetçi biri olmanız ve mükemmeliyetçiliğinizin “dozu”, doğum sıranızla yakından alakalı.
Daha önce de belirttiğim gibi, “gerçek” doğum sıranızı (diğer kardeşlerle olan yaş farkınızı, cinsiyetinizi vs. göz önünde bulundurarak) tespit ettiğinizde, kitabın geri kalan bölümleri adeta kendinize yapacağınız bir seyahat gibi ilerleyecek. Kendinizde belki daha önce de fark ettiğiniz ama önemsemediğiniz bir davranışın aslında ne kadar derinlere gittiğini, karakterinizi nasıl oluşturduğunu görerek size zarar veren huylarınızı geride bırakmanın yollarını da bulacaksınız.
Dr. Leman’ın sözleriyle yazımı bitireyim: “Bu kitabı okumayı bitirdiğinizde kendinizi, sevdiklerinizi, arkadaşlarınızı, iş arkadaşlarınız ve patronunuzu daha iyi anlayacak ve hayatın tüm alanlarındaki insan ilişkilerinizi çok daha kolay idare edebileceksiniz”.

Paylaş :

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir