GIRIŞ VE TEŞEKKÜR
Bodrum’a yerleşmeden yıllar evvel, emekli olup Bodrumlu olmanın ve kitaplarımı yazmanın hayalini kurardım. Oysa daha İstanbul’dan ayrılmadan önce tam üç tane kitabın taslağı tamamlanmıştı bile. Yine de bu kitapları nihayete erdirip baskıya yollayamadım. Her sene yeni baştan hedeflememe rağmen, bu hayalim bir türlü gerçekleşmedi. Bu konuya dair üzüntümü ne zaman dile getirsem, kızlarım “Üzülme anne, henüz zamanı gelmemiştir” diyerek, aslında bildiğim bir şeyi bana tekrar hatırlatırdı.
Yıllar böylece geçip gitti, ta ki bu yıl kardeşim bana “Artık mutlaka yazmalı ya da eski yazdıklarını tamamlamalısın” diyene kadar. Kardeşimle bunları konuştuğumuz günler, piyasaya her gün yeni bir şamanın çıktığını duyduğumuz günlerdi. Bu asılsız sıfatlar ve para için insanların hayatına bu şekilde girmeleri, içimdeki sesi devreye soktu. Kendi kendime, yazdığım kitabı baskıya hazır hale getirmem gerektiğini, belki de bambaşka bir dille yeniden oluşturmam gerektiğini söyledim.
‘Tesadüf ’ bu ya; tam da o günlerde hayat, şimdiki yayıncım sevgili Selcen Gür’ü tüm zarafetiyle karşıma çıkardı.
Sevgili Selcen; seni gördüğüm ilk ânı kendime “yaz artık”
işareti olarak kabul ettiğimi buradan söylemeliyim. İyi ki hayatıma girdin.
Şimdinin ZAMAN’ıyla.
Bu kitabı, yeniden içindeki güncellenmiş bilgilerle sizlerle buluşturmak istiyorum.
Elinizde bulunan bu kitap aslında ilk basılmış kitabım ve şamanlığa dair bugüne kadar yazılmış ağırlıklı bilgileri barındırmıyor. Bu kitap, benim dünyamda şamanlığın nasıl var olduğunu ve bu noktaya gelirken neler yaşadığımı anlatıyor.
Yazarken anladığım ilk ve en önemli şey; bir şeyi bilmenin ayrı, anlatmanın ayrı, yazmanın ise apayrı olduğu gerçeğiydi. Metinde kusurlarım olduysa affınıza sığınıyorum. Umarım içinde yalnızca şamanlığa dair bilgilerin değil; benim deneyimlerimin de yer aldığı bu kitabı beğenir ve daha önemlisi faydalı bulursunuz.